
Meme kanseri, dünyada ve Türkiye’de en sık izlenen ilk on kanser arasında ilk sırada yer alıyor.
Ülkemizde ve dünyada kadınlarda en sık karşılaşılan ve aynı zamanda en sık ölüme neden olan meme kanseri, meme dokusunda yer alan hücrelerin kontrolsüz çoğalması ile ortaya çıkıyor. Erkeklerde meme kanseri kadınlara oranla çok daha az sıklıkta görülüyor. Meme kanseri dünya genelinde tek başına kadınlarda, tüm kanserlerin yüzde 30’unu, tüm kanserlerden ölümlerin ise yüzde 14’ünü oluşturmakla birlikte, en sık görülen kanser türü olarak karşımıza çıkıyor.
Diğer kanser türlerinde olduğu gibi meme kanseri ile beslenme arasında da sıkı bir ilişki bulunuyor. Sağlıklı beslenme meme kanserinden korunmada önemli bir faktör. Meme kanseri hastalarında bağışıklık sisteminin aktivasyonu, kanser tedavisi, mevcut kanser tedavisinin olumsuz etkilerine bağlı semptomların hafifletilmesi ve meme kalitesinin iyileştirilmesi gibi nedenlerle beslenme tedavisi uygulanabiliyor.
Son zamanlarda yapılan bazı çalışmalar, meme kanserinin önlenmesi için diyet ve fiziksel aktivitenin değiştirilebilir risk faktörleri arasında olduğunu ve obezitenin meme kanseri riskini etkilediğini gösteriyor. Postmenopozal kadınlarda obezite, globulin (SHGB) düzeylerinin azalmasına neden olabiliyor. Bu durum ise, serbest östrojen düzeylerinin artmasına ve meme kanseri riskine yol açıyor. İdeal kiloya sahip kadınların, özellikle menopoz dönemi sonrasında meme kanseri olma riskinin daha az olduğu biliniyor.
Sabri Ülker Vakfı; beslenmenin meme kanseri riskini azaltmadaki önemine dikkat çekiyor.
BESLENMENİZE DİKKAT EDEREK MEME KANSERİ RİSKİNİ AZALTIN
Tüm kanserlerde olduğu gibi sebze ve meyveden zengin, yeterli ve dengeli bir beslenme, uygun koşullarda hazırlanmış gıdaların tüketimi ile sürdürülebilir sağlıklı beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivitenin artırılması, sağlıklı kilonun korunması ve sigara kullanımından uzak durmak meme kanseri riskinin azaltıyor. Emzirmenin meme kanserinden koruduğuna dair çok sayıda çalışma bulunduğu için tüm annelerin bebeklerini en az 2 yıl süreyle emzirmeleri de öneriliyor. Yeterli ve dengeli bir beslenmede genel olarak alınan total kalorinin yağlardan gelen oranının yüzde 30’u aşmamasının kanser riskini azaltmaya yardımcı olduğu belirtiliyor. Ayrıca, yağ grubu içinde Omega-3 açısından zengin beslenme, kanser riskini azaltıyor.
PİŞİRME YÖNTEMLERİNE DİKKAT EDİLMESİ ÖNEM TAŞIYOR
Özellikle haftada 1-2 kez mevsimine uygun balık tüketilmesi önemli. Kırmızı etin yanı sıra tavuk, balık, hindi eti gibi alternatiflerinde beslenmede yer alması ve çeşitlilik sağlanması ile pişirme yöntemlerine dikkat edilmesi önem taşıyor. Örneğin, kızartma yerine ızgara, haşlama veya fırında pişirme yöntemleri tercih edilebilir. Karbonhidrat kaynağı olarak tam tahıl ürünleri tercih edilerek lif alımı desteklenebiliyor. Yapılan bazı çalışmalar, yüksek glisemik indeksin meme kanseri riskini arttırdığını gösteriyor. Bu nedenle tam buğday ekmek, tam buğday makarna, bulgur, yulaf, kuru baklagil gibi liften zengin, düşük glisemik indeksli karbonhidrat kaynaklarını tüketmeye özen gösterilmeli. Meyve ve sebzeler beslenmedeki önemli vitamin, mineral, lif ve antioksidan kaynağı olarak önümüze çıkıyor. Yapılan çalışmalar, meyve ve sebze tüketiminin meme kanseri riskini azalttığını gösteriyor. Kanserden koruyucu bir diyette her gün en az 2 porsiyon meyve ve en az 3 porsiyon sebzenin yer alıyor olmasına özen gösterilmelidir. Özellikle mevsimine uygun sebze ve meyve tüketimi de önemlidir. Meyvelerin şeker oranı yüksek olduğundan porsiyon miktarına da dikkat edilmesi gerekiyor.
Meme kanseri, dünyada ve Türkiye’de en sık izlenen ilk on kanser arasında ilk sırada yer alıyor.
Ülkemizde ve dünyada kadınlarda en sık karşılaşılan ve aynı zamanda en sık ölüme neden olan meme kanseri, meme dokusunda yer alan hücrelerin kontrolsüz çoğalması ile ortaya çıkıyor. Erkeklerde meme kanseri kadınlara oranla çok daha az sıklıkta görülüyor. Meme kanseri dünya genelinde tek başına kadınlarda, tüm kanserlerin yüzde 30’unu, tüm kanserlerden ölümlerin ise yüzde 14’ünü oluşturmakla birlikte, en sık görülen kanser türü olarak karşımıza çıkıyor.
Diğer kanser türlerinde olduğu gibi meme kanseri ile beslenme arasında da sıkı bir ilişki bulunuyor. Sağlıklı beslenme meme kanserinden korunmada önemli bir faktör. Meme kanseri hastalarında bağışıklık sisteminin aktivasyonu, kanser tedavisi, mevcut kanser tedavisinin olumsuz etkilerine bağlı semptomların hafifletilmesi ve meme kalitesinin iyileştirilmesi gibi nedenlerle beslenme tedavisi uygulanabiliyor.
Son zamanlarda yapılan bazı çalışmalar, meme kanserinin önlenmesi için diyet ve fiziksel aktivitenin değiştirilebilir risk faktörleri arasında olduğunu ve obezitenin meme kanseri riskini etkilediğini gösteriyor. Postmenopozal kadınlarda obezite, globulin (SHGB) düzeylerinin azalmasına neden olabiliyor. Bu durum ise, serbest östrojen düzeylerinin artmasına ve meme kanseri riskine yol açıyor. İdeal kiloya sahip kadınların, özellikle menopoz dönemi sonrasında meme kanseri olma riskinin daha az olduğu biliniyor.
Sabri Ülker Vakfı; beslenmenin meme kanseri riskini azaltmadaki önemine dikkat çekiyor.
BESLENMENİZE DİKKAT EDEREK MEME KANSERİ RİSKİNİ AZALTIN
Tüm kanserlerde olduğu gibi sebze ve meyveden zengin, yeterli ve dengeli bir beslenme, uygun koşullarda hazırlanmış gıdaların tüketimi ile sürdürülebilir sağlıklı beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivitenin artırılması, sağlıklı kilonun korunması ve sigara kullanımından uzak durmak meme kanseri riskinin azaltıyor. Emzirmenin meme kanserinden koruduğuna dair çok sayıda çalışma bulunduğu için tüm annelerin bebeklerini en az 2 yıl süreyle emzirmeleri de öneriliyor. Yeterli ve dengeli bir beslenmede genel olarak alınan total kalorinin yağlardan gelen oranının yüzde 30’u aşmamasının kanser riskini azaltmaya yardımcı olduğu belirtiliyor. Ayrıca, yağ grubu içinde Omega-3 açısından zengin beslenme, kanser riskini azaltıyor.
PİŞİRME YÖNTEMLERİNE DİKKAT EDİLMESİ ÖNEM TAŞIYOR
Özellikle haftada 1-2 kez mevsimine uygun balık tüketilmesi önemli. Kırmızı etin yanı sıra tavuk, balık, hindi eti gibi alternatiflerinde beslenmede yer alması ve çeşitlilik sağlanması ile pişirme yöntemlerine dikkat edilmesi önem taşıyor. Örneğin, kızartma yerine ızgara, haşlama veya fırında pişirme yöntemleri tercih edilebilir. Karbonhidrat kaynağı olarak tam tahıl ürünleri tercih edilerek lif alımı desteklenebiliyor. Yapılan bazı çalışmalar, yüksek glisemik indeksin meme kanseri riskini arttırdığını gösteriyor. Bu nedenle tam buğday ekmek, tam buğday makarna, bulgur, yulaf, kuru baklagil gibi liften zengin, düşük glisemik indeksli karbonhidrat kaynaklarını tüketmeye özen gösterilmeli. Meyve ve sebzeler beslenmedeki önemli vitamin, mineral, lif ve antioksidan kaynağı olarak önümüze çıkıyor. Yapılan çalışmalar, meyve ve sebze tüketiminin meme kanseri riskini azalttığını gösteriyor. Kanserden koruyucu bir diyette her gün en az 2 porsiyon meyve ve en az 3 porsiyon sebzenin yer alıyor olmasına özen gösterilmelidir. Özellikle mevsimine uygun sebze ve meyve tüketimi de önemlidir. Meyvelerin şeker oranı yüksek olduğundan porsiyon miktarına da dikkat edilmesi gerekiyor.
SABRİ ÜLKER VAKFI HAKKINDA:
Türk Gıda sektörünün duayeni Sabri Ülker anısına kurulmuş olan ve misyonunu Sabri Ülker’in hayat felsefesinden derleyen Vakıf, toplumu beslenme ve sağlık alanlarında bilimsel ve güvenilir bilgi ile aydınlatmak üzere faaliyetlerini sürdürüyor. Avrupa Beslenme Vakıfları İletişim Platformu’nun Türkiye’den tek üyesi olan Vakıf, 2009 yılından bu yana topluma sağlıklı yaşam ve beslenme konularında güvenilir bilimsel bilgiyi ulaştırmakta ve dünya genelinde referans kabul edilen kurumlar ile iş birliği içinde Türkiye’nin referans kurumu olma hedefiyle yoluna devam etmektedir. Çalışmaları, alanında uzman bilim insanlarının yer aldığı bağımsız bir Bilim Kurulu tarafından yürütülen Sabri Ülker Vakfı bilimsel ve kar amacı gütmeyen bir kurumdur.