bana ekmek verme su verme,
altıma yastık yorgan da serme
yokluklar içine kavrulsa da ruhum
sen bana “seni seviyorum” de
zindanlara at, müebbete mahkum et
sürgünlere sal, gurbette dermansız et
bırak çaresiz kalsın acılarım
sadece “seni seviyorum” de
yaşarım ben, “seni seviyorum” deyince
can bulurum, sen beni sevince
ömrüme ömür katılır, kanıma kan
bana “seviyorum” deyince
benim için ekmekten, aştan öncesin
dudakların bir öpmek için
bir de, “seni seviyorum” demek için açılsın
bana can ver, beni yaşat sevginle
bana hep “seni seviyorum” de
güller getirirsin, kokusu geçer, yaprağı kurur
hanlar hamamlar alırsın, yıkılır toprak olur
yaz biter, kış gelir, baharı da var bunun
sen benim baharımsın, ekmeğim, aşımsın
suyumsun, kanımsın,
bana hep “seni seviyorum” de
gözlerimdeki ışığı sevgin yakar
kalbim sadece sana atar
saç dökülür, derman kalmaz bedende
öfke, kin, nefret, acılar da biter
bir tek soluk kaldığında,
azrail’in nöbet tuttuğu günlerde
bana “seni seviyorum” de
ellerimi tut, sevgin aksın
gözlerin gözlerime sevgiyle baksın
dilin, dudağın sadece sevgi konuşsun
“seni seviyorum” diyemez olduğum anlarda bile
bana hep “seni seviyorum” de
ben seni sende buldum,
sense dünyada bir tanesin
ne isterim bitsin sevgimiz
ne de son bulsun ayrı yerde ömrümüz
sadece sensiz geçen yıllara yanarım
bir de gözyaşlarımın yastığı ıslattığı gecelere
yıllar geçer bir gün bensiz kalırsan dünyada
el etmem çağırmam seni “gel” diye yanıma
allah’ın verdiği canı allah alır sadece
isterim hatırladığında gel otur mezar başıma
şarkılar söyle, ninniler söyle dua diye
gitmeden dön, son kez bak
ve yine “seni seviyorum” de…
“sevmesini bilen tüm insanlara, kadınına, erkeğine, “seni seviyorum” diyebilen tüm yüreklere armağanımdır..”